İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince verilen kararda; uyuşmazlık konusu proje ile Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca kullanılmak üzere hizmet ve deniz eğitimi alanı, derin deniz deşarj hattı koruma alanı ile dil iskelesi oluşturulmasının planlandığı, dil iskelesinin denize doğru 333,47 m uzunluğunda, en derin noktasının -7,63 m olduğu, dil iskelesinin Şerefli Deresinden yağışlar ile taşınan atık vb. engellenmeye çalışıldığı, iskelenin dış kenarının dalgakıran vazifesi göreceği, iç kısmının ise deniz araçlarının yanaşması için planlandığı, yapılacak projenin aynı yerde bulunan fauna ve floraya olumsuz bir etkisinin olmayacağı, ekosistem değerlendirme raporunun mevcut olduğu, tarımsal alanlara olumsuz bir etkisinin olmadığı, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait ve özelliği gerekli kıyıdan başka yere yapılması mümkün olmayan yapıların imar planı kararı ile kıyıda yapılabileceği, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile aynı Bakanlık bünyesinde bulunan, asayiş ve güvenliğe ilişkin benzer kamu hizmetlerini yürüten Jandarma Genel Komutanlığına ait hizmet birimlerinin birleştirilerek aynı yerde konuşlandırılmasında kamu yararının bulunduğu, bu hususun çevresel etkiler yönünden mevzuata aykırılık teşkil etmediği, yer seçimi hususunda ise projenin derin deşarj hattı kısmı açısından bu sistemin bir parçası olması ve Şerefli Deresinin yağmur sularıyla birlikte atık taşıması nedeniyle bu yere mahsus olduğu, derin deşarj hattı sisteminin güvenlik sorununun da sahil güvenlik ve jandarma birimlerinin burada konuşlandırılmasıyla giderilmesinin amaçlandığı, ayrıca kamu hizmet birimlerinin yer seçimi hususundaki idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, bu takdir yetkisinin çevresel etkileri haricinde işbu davada denetlenmesine olanak bulunmadığı, proje kapsamında yapılacak faaliyetler için içme suyu temini ve atık suların bertarafı hususunun yeterli ölçüde öngörüldüğü, yapı sistemlerinin depreme ve zemin kaynaklı etkilere dayanaklılığı hususunun imar mevzuatı çerçevesinde alınacak yapı ruhsatı ve izinler esnasında dikkate alınmasının gerektiği, bilirkişi raporunda bulunan değerlendirmelerin, Proje Tanıtım Dosyasını kusurlandırıcı nitelikte bulunmadığı, Proje Tanıtım Dosyası kapsamında yapılan çalışmaların ve projenin olumsuz çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için öngörülen önlemlerin bilimsel esaslara uygun ve yeterli olduğu, dava konusu ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir'' kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2023/12697 E. , 2023/5602 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2023/12697
Karar No : 2023/5602
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, … Mahallesi, Şerefli Mevkiinde Tekirdağ Valiliği Yatırım, İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından yapılması planlanan "İl Jandarma Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı Hizmet ve Eğitim Alanı ile Ergene Derin Deniz Deşarj Hattı Koruma Alanı Projesi"ne ilişkin olarak Tekirdağ Valiliği tarafından verilen … tarihli ve … sayılı ÇED Gerekli Değildir kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesince verilen kararda; uyuşmazlık konusu proje ile Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca kullanılmak üzere hizmet ve deniz eğitimi alanı, derin deniz deşarj hattı koruma alanı ile dil iskelesi oluşturulmasının planlandığı, dil iskelesinin denize doğru 333,47 m uzunluğunda, en derin noktasının -7,63 m olduğu, dil iskelesinin Şerefli Deresinden yağışlar ile taşınan atık vb. engellenmeye çalışıldığı, iskelenin dış kenarının dalgakıran vazifesi göreceği, iç kısmının ise deniz araçlarının yanaşması için planlandığı, yapılacak projenin aynı yerde bulunan fauna ve floraya olumsuz bir etkisinin olmayacağı, ekosistem değerlendirme raporunun mevcut olduğu, tarımsal alanlara olumsuz bir etkisinin olmadığı, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait ve özelliği gerekli kıyıdan başka yere yapılması mümkün olmayan yapıların imar planı kararı ile kıyıda yapılabileceği, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile aynı Bakanlık bünyesinde bulunan, asayiş ve güvenliğe ilişkin benzer kamu hizmetlerini yürüten Jandarma Genel Komutanlığına ait hizmet birimlerinin birleştirilerek aynı yerde konuşlandırılmasında kamu yararının bulunduğu, bu hususun çevresel etkiler yönünden mevzuata aykırılık teşkil etmediği, yer seçimi hususunda ise projenin derin deşarj hattı kısmı açısından bu sistemin bir parçası olması ve Şerefli Deresinin yağmur sularıyla birlikte atık taşıması nedeniyle bu yere mahsus olduğu, derin deşarj hattı sisteminin güvenlik sorununun da sahil güvenlik ve jandarma birimlerinin burada konuşlandırılmasıyla giderilmesinin amaçlandığı, ayrıca kamu hizmet birimlerinin yer seçimi hususundaki idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, bu takdir yetkisinin çevresel etkileri haricinde işbu davada denetlenmesine olanak bulunmadığı, proje kapsamında yapılacak faaliyetler için içme suyu temini ve atık suların bertarafı hususunun yeterli ölçüde öngörüldüğü, yapı sistemlerinin depreme ve zemin kaynaklı etkilere dayanaklılığı hususunun imar mevzuatı çerçevesinde alınacak yapı ruhsatı ve izinler esnasında dikkate alınmasının gerektiği, bilirkişi raporunda bulunan değerlendirmelerin, Proje Tanıtım Dosyasını kusurlandırıcı nitelikte bulunmadığı, Proje Tanıtım Dosyası kapsamında yapılan çalışmaların ve projenin olumsuz çevresel etkilerinin en aza indirilmesi için öngörülen önlemlerin bilimsel esaslara uygun ve yeterli olduğu, dava konusu ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir'' kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak Tekirdağ Valiliği tarafından hazırlanan imar planı değişikliğine ilişkin olarak kurum görüşlerinin talep edildiği, bu alanın kuzeyinde yer alan GÜNÜBİRLİK TESİS ALANI fonksiyonundaki taşınmazların kıyı kullanımı engellenmiş olmakla, teklif edilen fonksiyonun kıyıda bulunması zorunlu bir yapılanma olmaması sebebiyle mülkiyeti Hazine veya TOKİ'ye ait birçok taşınmazda herhangi birinde yapılabileceği sebebiyle Belediye Meclisi kararı ile oybirliğiyle olumlu görüş verilmediği, projede PTD'nda; denizin yaklaşık 77 ton dolgu malzemesi ile doldurulacağı, söz konusu dolgu malzemesinin deniz suyunda ve deniz canlılarında yaratacağı tahribata ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, PTD'nda; proje alanı ve çevresinde yüksek peyzaj değere sahip yer yok denilsede; planlama bölgesinin kuzeyinde Belediye Hizmet Alanı, cephe aldığı kıyı civarında bulunan park fonksiyonundaki alanlara yönelik hazırlanmış projeler için parselasyon yapıldığı, uygulama aşamasına gelindiği, söz konusu alanın kıyı gerisinde planda mevcut fonksiyonların kullanıma engel olacak bir şekilde kullanıldığı, projenin şekil kullanımını kapatması nedeniyle de ÇED gerekli değildir kararı verilmemesi gerektiği, proje alanının 4758 sayılı Marmara Denizi Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamında yer aldığı bu alanlarda yapılacak çalışmalardan önce Ekosistem Değerlendirme Raporu hazırlanarak, Çevre Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürlüğü'ne onaylatılacağı, alana ilişkin Genel Müdürlük onayı olmadığı, proje alanının kıyı ve deniz kesiminde olduğu. ÇED raporu hazırlanması gerektiği, niteliği göz önüne alınmadan, yalnızca PTD üzerinden işlem tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, bilirkişi Raporunda PTD'nda bulunan başta jeoloji ve hidroloji, şehir ve bölge planlama, kıyı mühendisliği ile ilgili olmak üzere pek çok konuda yeterli hesap, analiz, bulgu veya verinin doğru ve yeterli olmadığı; bazı konularda ise hiçbir hesap, analiz, bulgu ve veri olmadığı, ilgili konularda değerlendirmelerin bu sebeple yapılamadığının belirtildiği, değerlendirme yapılabilen konularda da raporda mevzuata aykırılıklar tespit edildiği,
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, kesin olarak, 19/10/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.